Biraz keyif zamanı...

Merhaba arkadaşlar. Bu aralar pek boş zamanım olmuyor açıkçası. Ama biraz boş zaman hayali kurarak ders çalışmaya ara vermek istedim ;) sınavlar, ödevler, makale okumaları derken okul dönemi çok sıkıştı bu ara. Baya yoruculaştı... Bir de bunun içine kendi yapmak istediğimiz şeyler, gezme, dinlenme istekleri vs girince insan bir bunalmıyor değil doğrusu. Ben de dedim ki bir yazı yazayım; okuduğum kitaplardan, çektiğim fotoğraflardan bahsedeyim...

En son Altıncı Koğuş’u okudum. Kısa fakat yoğun anlatımlı çok güzel bir kitaptı. Kitap bir akıl hastanesinde geçiyor. Oradaki bir doktor ve bir hastanın hayat üzerine yaptıkları konuşmaları, -bu kısımları biraz felsefiydi ama hiç sıkmıyor-  psikolojik tahlilleri içeriyor. O insanların neler düşündüğünü ve nasıl deli damgası yediğini, bunun hayatlarını nasıl etkilediğini görebiliyoruz. Hepinize tavsiye ediyorum. Sınav döneminde de, sınavlar bittikten sonra da biraz kafamız dağılsın diye okunabilecek bir kitap. 

Sınav dönemlerinde de kendimizi ihmal etmemeliyiz değil mi? Kitabımızı alıp deniz kenarına gitmeliyiz. Kısa bir yürüyüşe çıkmalıyız kulaklığımızı takıp. Bisiklete binmeliyiz mesela. Ya da sarılıp şalımıza manzaraya karşı bir kahve içmeliyiz. Hayatın kısa olduğunu, her zaman çok değerli olduğumuzu unutmamalıyız. Hayatın güzelliklerinin her zaman farkında olmalıyız. Yaptığımız şeyleri fark bile etmeden yapıyoruz çoğu zaman. Ders çalışmamız gerekiyor, çalışıyoruz; erkek uyanmamız gerekiyor, uyanıyoruz; sevdiğimiz dizi/film oluyor; izliyoruz. Bunları artık otomatikleşmiş gibi yapıyoruz. Böyle olmamalı ama. Buna izin vermemeliyiz. Her anımızın tadını çıkarmalıyız. Yapmak zorunda olduğumuz şeyleri bile bir şekilde keyifli hale getirmeliyiz. Hayatımız, hayatınız her zaman çok değerli ve biz çok özeliz, siz çok özelsiniz... Her zaman bunun farkında olduğunuz günlerinizin olması dileğiyle...